Güncel:
Karadeniz'in Değişen Jeopolitiği ve Türkiye

 

Karadeniz’in Değişen Jeopolitiği ve Türkiye Paneli Gerçekleştirildi

 

KTÜ Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü tarafından organize edilen “Karadeniz’in Değişen Jeopolitiği ve Türkiye” konulu panel, Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmail KÖSE, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin BAĞCI ve Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altay Tayfun ÖZCAN’ın konuşmacı olarak katılımıyla Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Yeni dünya düzeninde; güvenlik, enerji, ekonomik ve siyasi rekabetin pekiştiği bir ortamda, dünyanın ticaret merkezlerinden biri olan ve jeopolitik konumuyla enerji koridoru görevini de üstlenen Karadeniz’in jeopolitik önemi ve bu önemi nedeniyle küresel güçlerin ilgi odağı olması ana ekseninde çeşitli yaklaşım ve fikirlerin sunulduğu panelin açılış konuşmasını yapan Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Ülkü KÖKSAL “Karadeniz Araştırmalar Enstitüsü, kurulduğu 2009 yılından itibaren eğitim, araştırma ve toplum hizmetlerini evrensel standartlarda yürüterek Karadeniz Havzası’nı ilgilendiren siyasi, iktisadi, tarihi, edebi, kültürel, denizcilik ve güvenlik gibi çok çeşitli konularda bilimsel çalışmalar yapmayı, bu anlamda yerel ve ulusal karar alıcı mercilerin politikalarına bilimsel katkıda bulunmayı diğer yandan kamuoyuna bilgi sunmayı, yerel ve bölgesel sorunların çözümüne destek olmayı kendisine başlıca görev edinmiştir. Bu genel çerçeve içerisinde kurumumuz, nitelikli bilimsel araştırma yapabilen uluslararası düzeyde saygın bir kurum olarak tanınmayı, Karadeniz Havzası ekseninde yapılacak bilimsel, kültürel etkinliklere öncülük etmeyi, ilgili diğer kurum ve kuruluşlar ile de iş birliğine giderek araştırmalar yapmayı, evrensel değerler çerçevesinde çağın gerektirdiği nitelikli araştırmacıları yetiştirmeyi amaçlamaktadır.” sözlerine yer verdi.

Açılış konuşmasının ardından sözü alan Rektörümüz Prof. Dr. Hamdullah ÇUVALCI konuşmasında “Doğu ve batı arasında köprü, kuzey ve güney arasında bir kavşak noktası olan Karadeniz, asırlardır doğu ile batı medeniyetlerinin odak ve çatışma noktası olmuştur. Özellikle 20. yüzyılın sonuna doğru Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte yeniden şekillenen Karadeniz, jeopolitik önemi nedeniyle bir kez daha küresel güçlerin ilgi alanına girmiştir. Karadeniz’in hâkimiyeti ve kontrolü; Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Avrasya bölgeleri için jeostratejik önem taşımaktadır. Diğer taraftan yeni dünya düzeninde güvenlik, enerji, ekonomik ve siyasi rekabetin pekiştiği Karadeniz, dünyanın ticaret merkezlerinden biri olmakla birlikte jeopolitik konumuyla enerji koridoru görevini de üstlenmektedir. Türkiye’nin, Karadeniz’deki rolü son derece kritiktir. Doğu ve batı arasında kalan Karadeniz’in anahtarı, jeopolitik konumu nedeniyle Türkiye’nin elindedir. Bölge ülkelerinin deniz yoluyla Afrika, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’ya çıkış kapısını Türk Boğazları oluşturmaktadır. Karadeniz’e kıyıdaş devletler, Türk boğazları ve Karadeniz, birbirleriyle bütünleşen stratejik geçiş noktalarıdır. Bu noktada Montreux Boğazlar Sözleşmesi ön plana çıkmaktadır. Montreux Boğazlar Sözleşmesi, kıyıdaş devletlerin güvenliği ve refahı bakımından önemli olmakla birlikte Türkiye’nin bölgede öne çıkan aktör olmasını da sağlamaktadır.” diyerek panelistlere ve katılımcılara teşekkür edip konuşmasını tamamladı.

Program, panelin moderatörlüğünü üstlenen Üniversitemiz Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmail KÖSE’nin, sunumu yapılacak önemli konular ile ilgili genel bir tanıtım yapmasının ardından ilk sözü alan Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altay Tayfun ÖZCAN’ın sunumuyla devam etti. Konuşmasında “Her ne kadar Osmanlılar, 1475’te Kırım’ı ele geçirerek artık bu sahillerin efendisi oldularsa da aslında aynen Mısır’da olduğu gibi ekonomik dengeleri değişmiş, eski ekonomik düzeninden eser bulunmayan bir coğrafyayı ele geçirmişlerdi. Burayı ele geçirdikten sonra Cenevizlileri ve Venedik tüccarlarını bölgeden çıkarıp tekel oluşturmaları da ayrı bir politik süreci başlattı. Bazı araştırmacılar, bu durumun Karadeniz’e büyük bir olumsuzlukla yansıdığının görüşündeler. Bazıları ise Osmanlı’nın buradaki ticareti çok iyi kontrol ettiklerini fakat ticaret yollarının değişmesiyle birlikte Karadeniz’in önemini kaybettiğini ifade ediyorlar. En azından şunu söylemek gerekiyor: Bu durum, 16. yy.’ın ortalarına gelindiğinde Osmanlı’nın Don-Volga projesini başlatırken bile halen gözlerinin Karadeniz’de olduğunu gösteriyor.” sözlerine yer veren Prof. Dr. Altay Tayfun ÖZCAN’ın ardından sözü alan Prof. Dr. İsmail KÖSE konuşmasında “Türk cihan mefkûresinde Boğazlar ve Karadeniz’in önemini anlayabilmek için 1453 yılındaki fetihten sonra buraların, Osmanlı’nın egemenliğine girdiği düşünülür ki esasında düzeltilmeye muhtaç bir bilgidir. 1484 yılında Kefe ve Taman’ın fethinden sonra Karadeniz artık bir Türk gölü olmuştur. 1453 sonrasında Osmanlı Devleti, 300 yıl Bağazlar’a hükmedebildi ta ki 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’na kadar… Boğazlar’ı kim kontrol ediyorsa Karadeniz’i de kontrol ediyordur. Bu Türk kontrolü, 1484 yılında başlayan mutlak kontrol, 1774 yılına kadar devam eden, bundan sonra da uluslararası politikanın gereği doğrultusunda dönem dönem paylaşılan dönem dönem Mondros Mütarekesi zamanında olduğu gibi işgal altında olan ve 1936 yılından itibaren de büyük oranda yine Türkiye’nin güvenlik kaygılarını Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile koruyacak şekilde gelişen bir kontrolden söz ediyoruz.” dedi.

Panelde son olarak konuşan Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin BAĞCI sunumunda “Bizim, Karadeniz’den Asya’ya ve oradan da bu tarafa doğru bakmamız; yeni dengeleri, yeni bakış açılarını ve yeni felsefi yaklaşımları da beraberinde getiriyor. O nedenle özellikle hem Osmanlı Devleti tarihini hem Rusya’yı hem de yeni aktörler olan ABD ve Çin’i iyi bilmek lazım. Bu açıdan değerlendirdiğimizde özellikle Karadeniz’in, bizim için ne anlam ifade ettiğine bakmamız gerekir. Bu nedenle gençlerimiz, öğrenci arkadaşlar, ne yapın yapın Montrö Antlaşması’nı iyi bilin. Bu antlaşma, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı en önemli antlaşmalardan biridir. Boğazlar’ın kontrolünün bizde olması, çok önemli bir şey. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı başladıktan sonra birdenbire Montrö Anlaşması’nın ve Karadeniz’in öneminin ne olduğunu ve ne olabileceğini daha iyi görmeye başladık.” sözlerine yer verdi.

Üniversitemiz Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü tarafından Karadeniz’de yaşanan değişimleri ve Türkiye açısından önemini, bölgenin uzmanları vasıtasıyla tartışmak ve kamuoyunun dikkatine sunmak amacıyla düzenlenen panel, Rektörümüz Prof. Dr. Hamdullah ÇUVALCI ve akademisyenlerimizin, alanında uzman panelistlere plaket takdim etmesi ve hatıra fotoğrafı çektirilmesinin ardından sona erdi.



Arakli Medya
Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

Ali FAİZ: “Kalbimizdeki ATATÜRK sevdası...

Haberi Oku