Çocukluğumun Ayasofya’sını düşünüyorum…Hanımeli kokusu, büyürken koştuğum topraklı yollar, dalından erik aldığımız bahçeli evler...Hepsi çocukluğuma dair simgelerdi.
Denizin en güzel kokusunu özgürce yürürken içimize çekerdik.
Ayasofya müzesinin yemyeşil bahçelerinde şen kahkahalarla oynarken, Ayasofya'nın tarihi güzelliklerini görmeye ve hissetmeye gelen turistler bize çikolata verirlerdi. Oyun oynamaktan yorulan küçük bedenimiz Ayasofya'nın içinde bulunan tarihi çeşmeden su içerdi. İçtiğimiz su bütün yorgunluğumuzu alırdı.
Fatih İlkokulunun bahçesinde bulunan çam ağaçlarının kokusu ve rüzgarın ağaçlara değdiğinde çıkardığı ses... Yıllardır aklımdan çıkmıyor. Hanımeli kokusunu hissettiğim her an aklıma çocukluğum gelir. İlkbahar gelince evleri sevgiyle kucaklardı sarmaşık gülleri. Komşu değil de aile olduğumuz
mahallemizi hala daha özlerim. Koşarak sahile indiğimiz de eve dönmenin en güvenli yolu Atatürk heykelinin yanından geçtiğimiz yerdi. Babamın güvenli kolları arasında sahil de gezdiğim günleri hala daha özlemle hatırlarım.
Her sahilden geçtiğim de denize bakar o günleri yad ederim.
Çocukluğumun geçtiği o sokaklar ve mahallenin eski ruhu yok artık. Ama çocukluğum aklıma geldiğinde küçük bir tebessüm ve geçmişin verdiği huzur var içimde...
Arakli Medya