Siyaset:
Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği: 'Bu durumun çözüm değil çözümsüzlük getireceğine inanıyoruz”
 

Türkiye Cumhuriyeti yaklaşık 45 yıldır emperyalizmin maşalığını yapan PKK adlı organize bir  suç şebekesinin yarattığı teröre maruz kalmaktadır. Bu terör örgütü ülkemize verdiği çok büyük maddi zararlar yanında asıl ihanetini çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmaksızın binlerce masum insanımızı ve binlerce askerimizi şehit ederek yapmıştır. Devletimiz bu terör örgütü ve yandaşlarıyla hukuk kuralları içinde kalarak her alanda mücadele etmiş ve halen etmektedir. Zaman zaman yok olacağını anlayan PKK terör örgütü silah bıraktığı yönde açıklamalar yapmış fakat uygun bulduğu her zeminde vahşetine devam etmiştir. Bilindiği gibi içinde bulunduğumuz günlerde de ülkemizde terörü bitirmek amacıyla yapıldığı söylenen bazı söylem ve eylemlere şahit olunmaktadır. Yeni Yüzyıl Düşüne Derneği olarak söz konusu söylemleri ve süreci bilgi, mantık ve değerler ışığında irdeleyip çözüm önerilerimizi ve vizyonumuzu milletimizle paylaşmak istiyoruz.

               

En başta belirtmeliyiz ki terörün bitmesi, milletimizin birlik ve beraberlik içinde mutlu ve müreffeh yaşaması en büyük isteğimizdir. Bu amaca yönelik atılacak her mantıklı adım desteklenmelidir. Fakat atılacak her adımın sonuçları ve oluşturacağı muhtemel etkiler çok iyi hesaplanmalıdır. Aksi halde yaşanması muhtemel olumsuz stratejik ve sosyal sonuçların faturası altından kalkılamayacak kadar büyük ve ağır olabilir.

 

PKK emperyalizmin hizmetinde, Türkiye Cumhuriyetini terör belasıyla uğraştıran ve en büyük acıları özellikle bölgedeki Kürt kökenli vatandaşlarımıza yaşatan eli kanlı bir terör örgütüdür. Bu terör örgütünün lideri de cani bebek katili Abdullah Öcalan’dır. Abdullah Öcalan’ın cani ve bebek katili olduğu yaptırdığı katliamlarla ve döktüğü kanla sabittir. Cani ve bebek katili sıfatları Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerince de verilen cezalarla tespit edilmiş ve onaylanmıştır. Mevcut haliyle PKK terör örgütü dünya konjonktürü gereği ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin kararlı mücadelesi sonucunda bitme noktasına gelmiştir. Örgüt lideri Abdullah Öcalan halen infaz kurumlarımız bünyesinde fonksiyonsuz bir mahkum olarak cezasını çekmektedir.

Bu mevcut durumda Abdullah Öcalan gibi bir cani ve PKK gibi bir terör örgütünün terörün sonlandırılması konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin muhatabı olamayacağını düşünmekteyiz.

 

Abdullah Öcalan Türkiye’de yaklaşık 50.000 vatandaşımızın katlinden sorumlu bir terör örgütü elebaşısı ve cani kimliğiyle çözüm önerilerinde bulunma samimiyeti ve ciddiyetinden uzak güvenilmez bir kişiliktir. Kendisi yaptığı vahşetin cezasını Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız mahkemelerinin takdiri ile bir infaz kurumunda çekmektedir. Terör örgütü PKK ise misyonunu tamamlamış taşeron bir örgüt olarak miadını doldurmuş ve etkisizleştirilmiştir. Mevcut durumda ne terör örgütü PKK’nın ne de elebaşı Abdullah Öcalan’ın sahada etkisi yoktur. Bu haliyle muhatap alınmalarının gereksiz olduğunu düşünüyoruz. Muhatap alınmaları halinde terör örgütü ve elebaşı hitap etmek istedikleri odak ve sosyal gruplara hala etkin ve yetkin olduklarını, Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi olma iddialarının tasdik edildiği mesajlarını doğru olmasa da verme fırsatçılığında bulunabilirler endişesini taşıyoruz.

Bu gibi süreçlerde diplomasi kuralları ön plana çıkar ve diplomasinin dilinin yazı olduğu bilinir. Yazılı metinlerin yalın ifadesi kadar satır aralarında verilen mesajlarda önemlidir. Terörist başının mesajı ve muhatabı olan terör odağı kandilin cevabına bakıldığında teslim olma gibi bir ibare yoktur. İki eşit gücün karşılıklı ateşkesinden bahsedilmektedir ki bu Türkiye Cumhuriyetine bariz bir hakarettir. Okunan mektupta belirtilen ‘’Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla’’, ‘’Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür’’ ifadeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet anlayışına, kurucu değerlerine ve varlığına bir itirazı dile getirmektedir. Verilen beyanların satır aralarını okuduğumuzda istenen değişiklikler yapılıp güven altına alınmazsa silah bırakılmayacağı mesajı vardır. Bu durum çok net olarak Milletimize ve Cumhuriyetimize hadsizce tehditler yöneltmek demektir. İnanıyoruz ki bu tehditvari tavır elbette Devletimizin ilgili kurumlarının dikkatini çekmiştir ve gereken cevap verilecektir.

Türkiye Cumhuriyetinin varlığına ve bekasına yapılmak istenen saldırının en önemli hamlesi anayasamızdaki Türk Milleti tanımının, resmi dil olarak kabul edilen Türkçemizin ve ülke olarak bölünmez bütünlüğümüzün ifade edildiği maddelerin değiştirilme isteğidir. PKK ve yandaşlarının silah bırakmak için öne sürdüğü istekler Terör örgütünün uğruna birçok masum insanı katlederek dillendirdiği talepleriyle örtüşmektedir. Bu taleplerin sonucunda Türkiye Cumhuriyeti için yapılmak istenen Irak örneğinde olduğu gibi etnik ve dini yapıların ön planda olduğu, eyaletlere bölünmüş bir adem-i merkeziyetçi idare şeklidir. İstenen bu yapı Türk vatandaşlığı kavramını ortadan kaldırıp milletimizin her ferdine mensup olduğu etnik yapı veya cemaat penceresinden bakılması anlamına gelir. Bu durum kaçınılmaz olarak insanlarımız arasında ötekileştirmeye yol açacak ve bölünmenin en önemli kilometre taşı döşenmiş olacaktır.  Terörist başı ile aynı siyasi görüşte olan siyasi kişiliklerin beyanları da düşüncelerimizi doğrular şekildedir.

Ülkemizdeki terör gruplarının asıl sahipleri olan emperyalist güçlerin PKK lı teröristlere Suriye’de ihtiyacı vardır. Bu nedenle PKK’nın silah bırakmasından söz eden terör elebaşı Abdullah Öcalan ve onu kumanda eden batı emperyalizmi PYD gibi güçlerin silah bırakmasından söz etmemektedirler. Reelpolitik gerçekler ışığında bakıldığında uzun vadede ülkemiz için PYD’nin PKK’dan daha az tehlikeli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu mevcut durumda  Abdullah Öcalan gibi insanlık suçu işlemiş bir cani’nin sözü ve yol haritasıyla hareket etmek Türkiye’nin başına ilerde çok daha büyük sorunların açılmasına neden olabileceği endişesi taşımaktayız. Türkiye Cumhuriyeti her zaman iyi niyetli ve insan hayatını önceleyen bir strateji ile hareket etmiştir. Fakat karşıdaki oluşumun insani değerlerden yoksun cani bir örgüt olduğunu unutmamalı ve bu gerçeğe göre hareket etmeliyiz. Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti’nin derin stratejik aklına ve milletimizin irfanına güveniyoruz. İnanıyoruz ki ülkemizin ilgili kurumları en doğru şekilde hareket edecektir.

Elbette terör örgütünün silah bırakması bir Türk vatandaşı olarak en büyük arzumuzdur. Fakat bu silah bırakma hiçbir siyasi ve askeri şart olmadan bütün bileşenleriyle ve kayıtsız şartsız teslim olmak şeklinde olmalıdır. Silah bırakmanın Türkiye’nin üniter yapısını ve bütünlüğünü tehlikeye atacak anayasal değişiklik şartlarına bağlanma hadsizliğini gösteren bütün terör gruplarına en baştan kararlı tutumumuzu göstermeliyiz düşüncesindeyiz. Bu şekilde yapılacak değişiklikler ile Türkiye’yi çıkar yol yerine  çıkmaz yol girişine sokmak isteyen emperyalistlere karşı millet olarak her zaman uyanık ve dikkatli  olmalıyız.

PKK ve yandaş terör grupları nedeniyle binlerce şehit verildi. Binlerce gazinin hatıraları hala canlı durmakta. Karayolu ile en yakın iki ilçe arasında yapılan kısa yolculuklarda bile birçok şehidimizin ismi verilen üstgeçitlerle ve bir çok şehit adı verilmiş yapıyla karşılaşılmaktadır. Terör örgütünün yaşattığı vahşetin ateşi milletimizin gönlünde hala bütün hatıralarıyla kavurucu sıcaklığını muhafaza etmektedir. Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği olarak bu kadar ağır bedeller ödetmiş bir ihanet örgütü ve kadrosunun fonksiyonları kalmamışken ön plana çıkmasına izin vermenin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bu durumun çözüm değil çözümsüzlük getireceğine inanıyoruz. Ayrıca takip edilecek sürecin şehitlerimizin ruhunu üzecek, gazilerimizin ve şehit ailelerimizin yüreğini burkacak şekilde olmaması gerektiği düşüncesindeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en doğru kararı vereceğine inanıyoruz.

                                                                                                              Dr. Hasan Akyüz

                                                                                              Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği Başkanı



Arakli Medya
Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

Türkiye'nin kurtuluş reçetesi, İstiklâl...

Haberi Oku