Güncel:
Trabzon Barosu'ndan Açıklama
Trabzon baro binası önünde yapılan acıklamada Baro Başkanı Av. Sibel Suiçmez; Baroların yapısını ve seçim sistemlerini değiştirmeye yönelik Yasa değişikliğine ilişkin bu tartışmaları endişe ve hayretle izlemekteyiz. Dünya’da ve ülkemizde yaşanan Pandemi süreci nedeniyle gerek toplumsal gerekse mesleki sorunların zirve yaptığı bir dönemde böylesi bir konunun tartışma yapılarak Avukatlara ve Barolara sorulmadan bir düzenleme iradesi gösterilmiş olması karşısında, Baroların temsilcileri olarak  Baro Başkanları’nın yapmış oldukları 19 Mayıs 2020 ve  1 Haziran 2020 açıklamaları ile siyasal muhataplarımıza bu teklifin geri çekilmesi, sonrasında mesleğin birikmiş sorunları da dahil olmak üzere tüm sorunların çözümü için müzakereye ve konuşmaya hazır olduğumuzu ifade etmiştik. Ardından TBB ve 79 Baroyu temsilen 31 Baro Başkanı sayın Adalet Bakanı ve sayın Kamu Başdenetçisi ve Mecliste grubu bulunan partileri ziyaret ederek görüşlerimizi aktardık. Ancak geçen zaman içerisinde yasa değişik irade ve düşüncesinde bir gerileme olmadığını, görsel ve yazılı basına yansıyan haber ve bilgilerden anlamaktayız.


Anayasamızda açıkça yazılı olduğu üzere ; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğu gibi, aynı zamanda üniter bir devlettir. Güçlü bir demokrasiye sahip olmanın ilk şartı, tüm dünyada da kabul edildiği üzere, hukuk devleti ilkesinin, bağımsız yargının ve güçlü savunmanın, tüm kurumları ile işler halde olmasından geçer. Hukuk devleti; ancak bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin varlığı ile, yargı ve adalet ise ancak bağımsız savunma, nitelikli avukat ve güçlü Barolarla hayat bulur.



Kuvvetler ayrılığına dayanması gereken anayasal bir devlet sisteminde, Yargı bir  erktir. 3 eşit erkten oluşan devlet düzeninde, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında, eşitler arasında 1. olan yargı erkidir. Bir devlete rengini, şeklini ve esasını veren ise, yine yargı erkidir. Yargıyı; adil, insani, hukuki ve kabul edilir yapan ise, savunmadır. Yargı erkinin savunma kurumu ise, Avukatlığın örgütlü gücü olan Barolardır. Savunma, Türk Milletinin yargıdaki temsilcisidir. Bireylerin vekaletini alıp, şahsi haklarını savunan avukatların örgütlü gücü olan Barolar, bütün evrensel, hukuki, insani ve toplumsal değerlerin ve hakların savunucusu ve koruyucusudur. Barolar ve Savunmanın tarihi, zorlu mücadelelerle doludur. Savunma, Avukatlar ve Barolar tarih boyunca horlanmış, hırpalanmış, muktedirlerce ve iktidarlarca sevilmemiş, ancak her zaman kazanan kutsal savunma hakkı, adalet, barolar  ve özgürlükler olmuştur. Tüm insanlık tarihi bunun örnekleriyle doludur. Avukatlar, milletimizin, halkımızın ve insanlarımızın; yargıdaki özgür, hür ve gür sesidir. Mesleğimizin doğasında kayıtsız ve şartsız itaat ve biat değil ; tam tersine itiraz, sorgulama, düşünme ve özgürlük vardır. Barolar ve avukatlar, itiraz edip sorguladıkları, düşündükleri ve eleştirdikleri, hukuka aykırı, baskıcı ve ayrıştırıcı politikalara karşı eşitliği, özgürlüğü, adaleti, kardeşliği, emeği ve alın terini savundukları için her zaman hedef olmuşlardır. 



Adaleti adalet yapan tüm ilkelerin ortak felsefesi insan onuru ise, insan onurunun  yeryüzünün güçlülerine karşı teminatı da, Avukatlar ve Barolardır.. Bu sebeple baroların parçalanması ve susturulması, sadece avukatların değil; çocukların, şehitlerin, gazilerin, kadınların, ağaçların, çevrenin ve adalete erişimde dezavantajlı tüm grupların ve istisnası olmadan herkesin susturulmasıdır. Baroların parçalanması, hukuk devletinin yok edilmesi ve ülkemizde insan onurunun güvencesi olan tüm kalelerin ve inancın yıkılması demektir. 


Unutulmamalıdır ki, Barolar Cumhuriyetimizin ve Devletimizin en köklü kamu ve yargı kurumlarındandır. Bu sebeple Baroların demokratik yapısını bozacak, Baroları işlevsiz ve atıl kılacak, bağımsız ve özgür savunmaya ket vuracak tüm girişimlerin, Cumhuriyetin ve devletin kuruluş felsefesine aykırılık teşkil edeceği  açıktır.

Barolar olarak, bütün bu sürecin başlangıcından bu yana, ortak bir tavrı sürdürme kararlılığı ile, iyi niyetle ve çoğunlukla hareket ederek, bildiriler yayınlayarak ve teklifin geri çekilmesine yönelik görüşmeler dahil, tüm süreçleri titizlikle uygulayarak; parçalamayı, susturmayı, ele geçirmeyi ve etkisiz hale getirmeyi  hedefleyen bu projeden vazgeçilmesine ilişkin taleplerimizi, tüm muhataplar nezdinde ısrarla yineledik ve yinelemeye ısrarla devam edeceğiz. 

Geldiğimiz nokta itibariyle; tüm bu iyiniyetli ve hukuki görüşmelerin sonuçsuz kaldığının ve suskunluğumuzun sözümüz olmadığı şeklinde algılandığının farkındayız. 19 Mayıs ve 1 Haziran bildirilerimizde ortaya koyduğumuz kararlılık içerisinde, meslektaşlarımıza ve halkımıza verdiğimiz sözün arkasında durarak, demokratik hak kullanımı çerçevesinde, 

HUKUKİ EYLEMLİLİK SÜRECİNİ BAŞLATIYORUZ. 


Bu süreçte, 15.06.2020 tarihli yönetim Kurulumuz kararı ile;

1.Eylemlik sürecinin başlaması yönündeki iradenin, 17 Haziran 2020 günü Barolarla eş zamanlı olarak yapılacak basın açıklaması ile somutlaştırılmasına,
2-Bu süreçte tarihi sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla Türkiye Barolar Birliği’ni olağanüstü toplantıya davet etmek üzere TBB Yönetim kuruluna başvuruda bulunulmasına,
3-19 Haziran 2020 tarihinde eş zamanlı olarak Baro Başkanlarınca kendi illerinden Ankara istikametine doğru ‘SAVUNMA ‘ yürüyüşü başlatılmasına, Trabzon Barosu Başkanımızın ilimizden yürüyüş başlatmasına,
4-Olağanüstü toplantı talep sahibi Baro Başkanlarının bu taleplerini Türkiye Barolar Birliğine fiziki olarak elden teslim etmesine,
5-Diğer barolarla uzlaşılacak metin ile 21 Haziran Pazar günü ulusal  ve yerel gazetelerde ilan verilmek suretiyle teklifin yasalaşması halinde vatandaşın uğrayacağı hak kayıplarının anlatılmasına,
6-Sosyal medyanın etkileşim gücü değerlendirilerek kamuoyunu aydınlatmaya yönelik çalışmalar yapılmasına,
7-Teklifin komisyona geldiği gün Baro Başkanlarınca TBMM yolunda durularak eylem yapılmasına,
8-Teklifin yasalaşması halinde Anayasa Mahkemesi’nde İptal davası açılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çalışma yapılmasına,
9-Açılacak davanın Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmesi sırasında, Baro başkanları, delegasyon ve meslektaşlarımızın katılımı ile “SON NÖBET” Adı altında nöbet tutulmasına, 



Yaşanacak süreç ve oluşacak durum çerçevesinde tekrar değerlendirme yapılmak üzere oybirliği ile karar verilmiştir."


Bu çerçevede,Trabzon Barosu olarak,bir kez daha, tüm yetkilileri sağduyuya, anayasaya, evrensel ve milli hukuki değerlere ve aklı selime tekrar davet ediyor;Baroların ve Avukatların  çatı örgütü olan TBB Başkanı ve Yönetimini , aynı 2018 Şubat sürecinde olduğu gibi, tam bir kararlılık, söz, inanç, samimiyet ve eylem birliği içerisinde, kanuni ve fiili görevlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeye çağırıyor;en zorlu koşullarda bile milletimize ve halkımıza ses  olmak için bu haklı mücadeleyi sürdürmeye, hukuktan, adalet ve özgürlükten başka kimsesi olmayan herkes adına, hiç yılmadan umudu savunmaya ve hiç yılmadan “bir” olmaya devam etmeye söz veriyoruz. Bu yolda ve uğurda, tam bir inanç ve azimle kararlıyız. 

Arakli Medya
Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

Ali FAİZ: “Kalbimizdeki ATATÜRK sevdası...

Haberi Oku